30 Haziran 2011 Perşembe

Ajda bardağında Gençlik iksiri içmek..

   Erkekler için büyümenin evrimsel sürecindeki, en önemli mihenk taşları şu şekildedir:
Önceleri sokakta  hayranı olduğunuz futbolcunun adını haykırarak papuçlarınızı eskitirdiniz..
Bunu genç yıldızların formalarının sizin bedeninize de oluyor olması takip eder..
Ve gün gelir bi bakarsınız yeni Maradonaların hepsi sizden gençtir.. Maç izleyişiniz değişir.. Baba baba cümleler eşlik eder.. '' Vur oğlum vur artık şu topa!! '' vb.
Jübilesini yapmış eski futbolcularla yenilerin sentezini yapmaya başlarsınız.. '' Bak bu çocuk aynı Valderama'nın gençliği.. Hırslı çocuk.. Ama saçlar benzemiyor tabi ! '' vb..
Beyler bu sürecin de bir sınırı var malesef ve en tehlikelisi artık evriminizin futbolda jübilesini yapıp farklı bir sürece girmesidir. Ne zaman ki TBMM'deki bir millet vekili sizden gençtir, işte o zaman kendinizi dağlara taşlara vurup gençlik iksirinin peşine düşmelisiniz.

Kadınlar için de yaşlanmanın bir evrimsel süreci var tabiki.. ancak bu sürecin DNA sı bambaşka.. Kısa ve net..



Kadınların beraber oldukları erkeklerin yaşları, kendi yaşlarından giderek uzaklaşıyorsa (aşağı veya yukarı farketmez) o kadın büyüyordur. Gençlik iksiri de yoktur.. Hepsini Ajda Pekkan tüketmiştir.Günde bir Ajda bardağı kadar içiyormuş. O yüzden çat diye yaşlanıyorsunuz sevgili hanımefendiler..
a! Ben bir bardak tasarımı yapsam mı?.. Kaçtım...!!

RobeDeChambre..


http://robedechambre.tumblr.com/
http://twitter.com/#!/LeRobeDeChambre
http://flavors.me/robedechambre

6 Haziran 2011 Pazartesi

The War of Arh+


book of blood

NOT: Bu yazıyı okurken arka fonda parantez içindeki linkleri dinleyiniz
Arh+ }

Gecen sene bu zamanlar.. gecenin en dingin olduğu anlar.. Gün içinde çok fazla şekerli şey tüketmenin berabrinde getirdiği zihin açıklığı, öyle bir ilhama dönüştü ki tarif edilemez tanrılıkta bi yaratıcılık hissediyordum.. Nasıl kendime hayranım,, nasıl bi Einstainım o an.. Ve işte bu kendime böbür böbür sessizlikte kapalı olan gözlerimin karanlığına neon ışıklarla beni dünyanın tek hakimi yapıcak sihirli formulü yazıyordum.. Ice Age' te meşe palamutu bulmuş sincap gibiydim.. formulün arasında uçuşuyor, süzülüyordum, harflerin işaretlerin, X'lerin Y'lerin içinden geçiyordum adeta.. okadar kendimden eminim ki her gün yatağımda nobel kazanan bir denklem virtiözü gibiyim. Derken ilk şok dalgası çarptı.. !.. Sonsuzluğun içinden gelen o dayanılması mümkün olmayan çınlama beni süblümleştirdi sanki.. Superman sevdiği kadını tam kurtaracakken ortaya çıkan kryptonite taşı gibi o ses bütün doğa üstü güçlerimin anasını hamişinanaypipi.. Evet bu 'O'idi.. Benim bu kainattaki en büyük düşmanım.. ezeliì Kenan Birkan'ım.. kabusum.. Kim bilir kaç sezondur nefret ediyorum ondan.. On Hitler gücünde köpkötü bir adam oluyorum anında.. Beni bu soykırım hissiyle bezeyen yaratık belkide benden 10.000 kat daha küçük.. Güneş ile Ay arasındaki fark kadar.. haftada bir kestiğim serçe parmak tırnağımdan bile daha hafif.. Bu düşmanla beyfendi gibi duello bile yapılamaz.. Manda gibi de güreşilemez.. Bu savaş, tıpkı iki usta ninja sisler içinde hünerlerini sergiliyormuşcasına, adeta destansı bir efsane! Ve şuan bu savaşın kaldığı yerden devam etmesi için tüm benliğimle hazırım.. Bir yıl boyunca geçmişteki zaferlerimi hatırlayarak yaptığım meditasyonlarla kendimi bir kaç level daha gelişirdim.. Çorapla 6 metreden zımbaladığım, Ayağımla fırlatığım terlikle aynı anda üçünü vurduğum, gözlerim kapalı havada tek elimle defalarca imha ettiğim zavallıların hepsi bana bu yıl için de ilham oldular.. Hiç bir sinek ilacını kullanmadan tamamen kendi öz silahlarımla bekliyorum! Bu kan emicilere lezzetli kanımla beslenme şansını tanımayacağım.. Çünkü bir sivri sineğin vücudumdan alacağı bilmem kaç miligram kan, belkide beynimdeki kılcal damarlar arasından süzülürken Altın Çağ' ı başlatıcak bir buluşa dönüşecek! ya da en kötü ihtimalle Monica Bellucci'yi daha gerçekçi hayal etmemi sağlayacak..


{Şimdi bu müzik: war! }Bu sivri sinekler benim hayallerimi, buluşlarımı çalıyorlar.. İzmirde yaşarken zaten 'Yakarca' denilen hayalet bir ırkla yaptığım savaşı kaybetmiştim.. O topraklardan sürüldüm.. Benden çaldıkları hayallerle kimbilir ne bakteriler yarattılar.. Şimdi bu topraklar benim! ve Krallığıma davetsiz gelen her canlıyı yokederim.. İşte bu benim kan davam.. Savaş başlasın !  

imza RobeDeChambre..




{ müzik: kahramanlara } Bu yazı, İnsan ve Sivri Sinek ırkları arasında asırlardır süre gelen savaşlarda, hataylarını yitiren, yaralanan, hayallerine ve kanatlarına veda eden tüm kahramanlara ithaf edilmiştir.
kahramanlar

9 Mart 2011 Çarşamba

reklamın iyisi, selülütlüsü olmaz!



Moda markası Superette (Yeni Zellanda ) çok kıskandığım bir reklam projesi gerçekleştirmiş.
Superette kısa şortlarının reklamnı yapmak için otobüs durakları, alışveriş merkezleri ve parklardaki banklara girintili plakalar yerleştirmiş. Kısa şortla o banklardan birine belli bir süre oturanların bacaklarında suprette reklamları belirmiş.”

4 Şubat 2011 Cuma

Sığırcık Ejderha

Taksimde yine kuşalar çıldırdı.. Gökyüzüne bakmayan ve ''bu kuşlar neden böyle bir şey yapıyor'' demeyen birini görmedim. Arkadaşım Donatello ve ben meydanda birisini beklerken durduk, kuşların dansını seyrediyorduk. Derken dony'nin yorumundan sonra olaya korkuyla yaklaştım.. '' olum bunlar nereye gidecekelini bilmiyolar bence ondan ondan..'' Ben bilimsel olarak mantıklı bir açıklama bulmak için ıkınıyordum ki daldımışım...

Kuşlar inanılmaz koreografilerle yaklaşıyorlardı.. binlerce kuş.. öbekleştikce gökyüzü kararıyordu.. ve büyük birşey için hazırlandılar, hazırlandılarrrr, dalgalanarak süratle türlü türlü şekle büründüler, en sonunda hiçkok'un bile betimleyemiyeceği bir ejderha formunda, üzerimize gelmişlerdi.. O an saniyelik bir önseziyle farkettim ki başımız beladaydı.. Donatelloya döndüm ve buraya kadarmış kardeşim dedim.. hakkını helal et! demeye kalmadı, o karartı yüce bir ışığa dönüştü, bembeyaz bir atmosferin içinde yutulmuştuk! Kendimi kaybetmişim. Hayal meyal morpheus u gördüğümü hatırlıyorum. Sonra kendime geldiğimde sıkıntı verici bir sıcaklık hissettim. Buharların içinde yavaşça beliren kıllı bıyıklı peştamallı adamları farkettim.. bir hamamdaydık. Ülkenin en iyi tellakları üzerimizde hummalı, hararetli  çalışmalar yapıyorlardı.
Baş Tellak:  -- Verilmiş sadakanız varmış yiğenim..
Adama birşeyler söyleyecek oldum ama ağzım yüzüm işlevini yitirmişti.. ''Blöwup Gulojüyk'' gibi iki kelime edebildim..
-- Sus yiğen, kendini yorma.. Wallahi itfayiye kamyonu zor çıkarttı sizi o bokun içinden! hayatımda böyle manzara görmedim.. Hayatta olmanız mucize!! Kokuyu da biz bişekilde halledicez yiğen.. Ama bi süre bu hamamda manastır hayatı yaşamanız icab ediyor..

Biraz çabayla inleyebildim.. '' Hıgıyıwüüü ıgghhh!! '' O sırada yanımdaki göbektaşında Matrix'deki Morpheus' u keseleyerek inletiyorlarmış gibi geldi ama gözlerimi ovuşturunca onun bizim esmer kaplumbağa Donnatello olduğunu anladım.. Binlerce kuş biraraya gelip Ejderha şekline bürünerek, koskoca taksim meydanında ikimizin üzerine aynı anda sıçmıştı!! Bütün istanbul bilimsel fikirlerle hayran hayran seyrederken, o kuşlar ikimizin üzerine yağdırdı! neden! niçin! nasıl! diye 5n1kaka şeklinde tanrıya haykırsamda, o kuşlar arka fonu klasik müzik döşenerek akşam haberlerinde tv de sergilenicekti.. hiçbir şey yapamadım.. Ağladım.. Hıçkıra hıçkıra ağladım..

Baş Tellak : -- YAA AALLAAHHH!! diyerek keseyi şaplattı!!

ayıldım..
Donnatello: -- Soğuk lan, hadi ara cafede bekleyelim. Şihşş baksana ne kuşu bunlar? arada ki şu martı da kendini onlardan zannediyo salak..
Ben: -- Gel gel şu kenardan gidelim, martı bizi denk getirmesin.. Bikeresinde bostancı sahilde karşıdan karşıya geçiyordum  adımımı attım ŞAAPP! ayağımın dibine tencere kapaa kadar bir yapıştırdı namususzuz.. len düşünsene kafana gelse o bok, kıyamet günü o olur benim için...


http://www.dha.com.tr/haberdetay.asp?Newsid=136677 (DHA taksimdeki kuşlar)

http://flavors.me/robedechambre
http://threewords.me/Robedechambre

2 Şubat 2011 Çarşamba

ZAZ dinledim, sol kulağımı, başımın üstünden sağ elimle tuttum.


İşini iyi yapan insan çok etkileyici oluyor.. Katil bile olsan, iyi yapıyorsan etkileyici olursun.. hayranların olur.. Ama etkileyici olmak, istediklerine sahip olmana yetmiyor.. becerikli olmak ise bişey istemene mani olamıyor..
Ben sokakta veya eski güzel bir binanın merdiven boşluğunda, iki enstruman ve çıplak sesle müzik yaparak, Dünyanın tek hükümdarı olabilmeyi isterdim..

http://flavors.me/robedechambre
http://threewords.me/Robedechambre


19 Ocak 2011 Çarşamba

ol

Bir kadına saplan,
Adam ol
Baba ol
Dede ol
Ölü ol
Bir adama kök sal,
Kadın ol
Ana ol
Nine ol
Ölü ol...

15 Ocak 2011 Cumartesi

Morfin

Bu bir rüyadır..
Morfin kana hücum etmiş..
Kemikler sızlamış..
Vücutlar haddini aşmıştır..
Bu bir fantazidir..
Bal sıcak sütün içinde erimiş..
Kokusu şartlı refleks olmuş..
Nefesler tutulmuştur..
Bu bir deneydir..
Fizik kimya bozulmuş..
Hücreler birleşmiş..
Yaratı tanrıyı aşmıştır..

RobeDeChambre


10 Ocak 2011 Pazartesi

Ayakları Yere Basan Fantastikliğim..

Israr ediyorum.. Bence yerçekimine maruz kalmak, uçabilmekten daha olağan üstü bir durum.. Sadece bize öyle gelmiyor. Ve hiç uyumamak da sürekli gerçeküstü rüyalar görmekten daha fantastik olurdu.. Ben hemen hemen her rüyamda uçabiliyorum ve bu benim için o kadar olağan bir durum ki klişe sevmediğim için arada bir yürümeye çalışıyorum.. Zorluyorum kendimi yerde kalmak için.. Son rüyamda farklı bir şey oldu. Yağmur yağarken uçtuğumu gördüm.. hissettim.. İşte bu kesinlikle mükemmeldi ve fantastik değildi..
İrdeledim.. Yürümekten üşendiğim için mi uçuyorum acaba diye düşündüm.. Hatta sabırsızlıktan acele ettiğim için mi, filmi ileri sarar gibi yürümek yerine uçarak ilerliyorum acaba, diye de düşündüm.. Ama uçarken yağmuru hissettikten sonra anladım.. Gerçek olmasını istediğim için sürekli uçuyorum.. Her zaman arkasında durduğum, hiçbir şeye ait olmama hissine en uygun süper kahraman özelliği bu. bilinç altımda nasıl bir sebebi var bilmiyorum ama 'gerçek' hayatta bu benim için gerçek. O yüzden de yerçekiminin bendeki fantastikliği bundandır. 
RobeDeChambre.
( 23.06.2010..)

http://robedechambre.tumblr.com/
http://threewords.me/Robedechambre
http://flavors.me/robedechambre
http://twitter.com/#!/LeRobeDeChambre

8 Ocak 2011 Cumartesi

kişisel info & Ağaç

Bu aralar ruhum da, dokum da bu görüntüdeki gibi...

Bu renkeler beni hep mutlu eder.

Grain & Gram: Blair Sligar, Woodworker

Grain & Gram: Blair Sligar, Woodworker from Grain & Gram on Vimeo.



Tüm insanlık için bir önerim var. Ağaçları taklit edelim.Onları örnek alalım. Onlar gibi üretken, faydalı.. yüce.. dingin.. güçlü..
Hatta binlerce yıldır karşılık görmediğiniz tanrıları da bırakın.. Dinimiz olsun ağaçlar..
Sarılın onlara ki böylece yaşamın kendisini hissedin.. anlayın!
Sanırım altın çağ böyle başlayabilir. Ama biliyorum bizden bi bok olmaz. Sadece baltaya sap olabiliyoruz. Çünkü odun geldik odun gidiyoruz. Kesiyoruz, biçiyoruz... Sığ yaratıklarız. Sevmiyorum lan ben insanları..

Peheyy.. Yaşlılık sinyalleri bunlar galiba.. hemen güzel bir kadına sarılmalıyım! Yine de ağaç konusunda ciddiyim. Arkasındayım.


http://threewords.me/Robedechambre
http://robedechambre.tumblr.com/

5 Ocak 2011 Çarşamba

What Happened in Vegas stays in Vegas!

Rüyama ak sakallı dede geldi. Evet, bu çok meşhur, fenomen şahsiyeti ben de görme şerefine nail oldum. Tam kendisinden imza almak için cesaretimi toplamaya çalışıyordum ki, lafa girdi

Dede -  Günahkar!
RobeDeChambre - Bi fotoğraf çekilebilir miüü.. NeyNE!
Dede - Sus! Evladım bu ne? bu günahlar ne? Açıkcası bu zamana kadar, eşi benzerini görmedim.. maşallah bu ne creativelik.. Ama bir yerlerden kredin var şanslısın. Buraya sana günahlarını sildirebilmen için birşans tanımaya geldim..

Böyle bir durumda napılır hiç bilmiyorum. Ve bu Gandalf dede okadar gerçekciydi ki bir an tutukluk yaptım ama kısa sürdü. Fantastik durumlara fazlasıyla alışkınımdır o yüzden soğuk kanlılıkla durumu algılamaya çalıştım. Neyse lafa devam etti.

Dede - Şimdi beni iyi dinle ve dekiklerimi harfiyen yerine getir ki bende seni günahlarından arındırayım..
Bundan böyle sana bahşedilen yetenekleri iyilik adına kullan! (ekolu ve kudretli bir ses giderek yükselerek) Zekanı ve ruhunu etrafındakileri mutlu edecek ideallere ada! Sahip oldukların için şükretmesini bil! Tanrıya hakaret etme! Sık sık dua et! ..

RobeDeChambre - Ağır ol Musa! Birincisi ve aklından çıkartmaman gerekeni söylüyorum.. Ben o günahları yapmak için ne zorluklara katlandım. Ne etrikalar ve oyunlar çevirdim. Şimdi hayatıma bi reset atıp temiz bir sayfa açmak için, gururla taşıdığım günahlarımı neden sildireyim? Ayrıca ''Günahkar'' yakıştırması çok hoşuma gidiyor. Kulağa çok ateşli geliyor. Ve de elindeki kitaba iyi bak, benim her günahımda birileri fazlasıyla mutlu olmuştur. Bu ince detaya dikkat et.. Geriye dönüp de kimsenin vay be ne içten dua etmiştim o gün dediğini işittin mi dede? (Ortamdaki atmosfer ben konuştukça değişmeye başladı.. parlak sıcak tonlarda ışıklar ak gandalfı biraz irkiltti.. hafiften fishespooner'dan never win duyuluyordu ) Ama benim günahlarım nasıl da güzel hatırlanır, yüzlerde nasıl da  piç bir gülümseme yaratır.. Bırak sakın silme onları.. Onların hepsi birbirinden nadide kolleksiyon parçaları.. Bunları ciltlettirip yayınlamalısınız.. Dizisini, filmini yapmalısınız.. Benden korkmayın, size bulaşmam.. Zaten bisexsual de değilim ki hurilerinizin hayalini kurayım.. Benim işim underground.. İçinden,dışından günahla mutlu olmayı bilenlerle.. Bana bu ışığı yaratırken bahşettiniz.. Onu karanlıkta kullanmak istiyorum.. Aydınlıkta ne kadar ışık saçtığımı göremem  benim sevgili Dedem.. (Rüya benim olduğundan ipleri elime aldım ve sanat yönetimiyle renklendirdim.. Finale hazırlanırken uzaktan  LasVegas'ın ışıkları ve sıcaklığı farkediliyordu.. Duyulmuş en gümbürtülü motor sesi de giderek yaklaşıyordu...) Şimdi izin verirsen, sabaha az kaldı ve rüyanın tamamını yumak gibi bir dedeyle geçiremem.. beşinci boyutu zaplamanın vakti geldi..

O sırada copperıyla kükreyerek gelen kadını tarif etmek mümkün değil.. Kadın göz kırparak beni motora çağırdı..  Dede utandı.. Benim pijamalar oldu deri.. Gözlük, sepya filtreledi gökyüzünü.. Güneş batarken , LasVegas parlarken gazı kavradım.. Dede korkmakla özenmek arasında kalmış apışmış bir ifadeyle bakarken, kadın kavradı belimi..

RobeDeChambre - Hey Gandalf! what happened in vegas stays in vegas! (Jimmyjib yükselir ve müzik sesi artar.. Motorun tüm ihtişamıyla, ince uzun asvalt yolda vegasa doğru gidişini görürüz) (yani gördüm rüyamda)





Dede - Ruhunu sana mı sattı ( diye motorun ardıdan bakarken söylenir )
X - (Dış ses) Kıyamadım.. Ona zaafım var.. Yaptıkları hoşuma gidiyor..
Dede- Benim de..
X - Ona bir iş vermeyi düşünüyorum..
Dede - Ben de bundan korkuyordum..
X - Hadi gel, şu kitabı bir daha okuyalım..

Jenerik...



Uyandığımda LasVegas lı bölümleriyle birlikte kendime kısa bir özet geçtim unutmamak için.. Nasıl bir huzur, doygunluk yaşadım anlatamam.. Ama yaşamanıza yardımcı olabilirim ;) Fantastik rüyalar..






Mars'tan Güneş'in mavi göründüğünü biliyormuydunuz? 

31 Aralık 2010 Cuma

Tik Tak Tik Tak... !!! Allegory

Zamanla problemim var.. Anlaşamıyoruz.. Zaman ve ben farklı dünyalara aitiz..
Ben daha 24saate ayak uyduramazken, O yılları şaka gibi sıralıyor.
Özel günlerimizi de bu yüzden hep sıkıntılı karşılarım.. Ben onunkine hiç önem vermem ama o benim doğum günümü hep hatırlatır.. Hep kendi doğum gününde, kutlamak zorundaymışım gibi bütün dünyayı ayaklandırır..
Oysa onun benden beklentileri olduğu gibi benim de ondan beklentilerim var.. sonuçta bir ilişki karşılıklı özverilerle yürütülebilir değil mi.. ??Mesela benim için biraz daha yavaşlayabilir.. Hatta bazı özel 'an' larda durmasını bile isterim. Az da olsa, ışık hızıyla geçmesini isteyeceğim anlar da olacaktır.. Ara ara geçmişe götürmeli beni.. Sonuçta aramızda onca yaşanmışlık var, benim için bunları yapabilmeli..
Ben dolu dolu yaşamak istiyorum, mümkünse de sonsuza kadar. Eğer Zaman ondan beklentilerimi yerine getirirse, ben de söz veriyorum ki kol saati kullanacağım.. Sık sık kolumdaki saatten ona bakacağım. Geri kalmasın diye onunla sürekli ilgileneceğim, onu kontrol edeceğim. Günümü, yapıcaklarımı yani herşeyimi ona göre planlayacağım. O'nu kaçırma kaygısı yaşamadan, ilişkimizi daha huzurlu yürüteceğim.. Düşünüyorumda aramızdaki her şey olması gerektiği gibi olsaydı; daha fazla uyuyabilir, daha çok okuyabilir, istediğim kadar çok izleyebilir.. Dünyadaki her yeri görebilir, bütün dilleri öğrenebilirdim... O biliyor, ben çok yönlü biriyim. Aynı anda çok şey yapmak,üretmek isterim. Resim, müzik, fotoğraf, tiyatro.. yazmak araştırmak, Sosyalleşmek... Ama o zaman yok mu o zaman... Ne hoyrattır O! Bana bunların hiç birini yapmam için fırsat tanımıyor.. Bırakın bu hobbylerimi yapmayı, yaşamam için gerekli hiç bir işi rahat rahat yetiştiremiyorum. Hep bir acele, bir stres içinde yaşamaktayım. Ben ona uygun biri değilim. Belki de benden daha iyilerine layıktır. Ama ne onunla ne de onsuz olmuyor...

Zaman, lütfen beni biraz anla.  Herşeye rağmen seninleyim benim güzeller güzeli sonsuzluğum...
Yeni yaşını kutluyorum. Mutlu yeni yaşlar diliyorum zamanım...
Daima birlikte, tik tak tik tak...

NOT: Hayatım, bu sefer evde olalım tamam mı? Gereksiz gürültü, bir ton saçma insan yığınına ve saman alevi eğlencelerine tahamül edemiyeceğim..

RİCA: ms2009. yaşında fıstık gibiydin gerçekten ama ne olduysa ms2010. yaşgününde saat tam 00:00 da Külkedisine dönüştün. Amanın neydi o öyle.. Sayende ben de kabağa dönüştüm. Bütün bir yıl senin Külkedisi halini çekmek zorunda kaldım. Senden ricam, nolur bu sene de acayip, gudubet bişeye dönüşme! Saat tam 00:00 şimdiye kadarki en iyi atışını yap! Gözlerimi açtığımda karşımda Prensesimi görmek istiyorum.. Şaşaalı,gösterişli hayatımıza kavuşalım. Hadi Kurtar şu bal kabağını!!
Vakit Nakittir yawrum! Show your best shot!! alegorik aşkım...




bir gün olsun unutunca dışında kalıyorsun..
oysa seni düşününce içime sığmıyorsun 
zaman zaman zaman zaman ah o zaman.. :p






ekşi sözlük:
''e =mc2 ile olayını kaybetmish saadece bulushma olayini vb. gibi olaylari organize etmeye yariyan abuk anlamsiz araç'' 
''son kullanma tarihlerinin varolu$ sebebi..''

hmmmmm o zaman!!

28 Aralık 2010 Salı

Ülkemde Başarılı Olmak! Fizy'den alıntıdır

Söylemek istediğim çok şey var  (Bol Küfürlü)
bkz..

28/12/2010 - 5.07 pm
selam, hoşgeldin,
yalnızca 2 dakikanı ayırabilir misin? çünkü özet geçmeyeceğim.
biz fizy ekibi. seni çok seviyoruz. ve sana minnettarız. sayende büyüdük, buralara kadar geldik. 700 bin günlük tekil ziyaretçimiz oldu. sen de onlardan birisisin. çok teşekkürler.
son 6 aya oranla %400 büyüdük. senin sayende birçok ülkenin dev gazetelerinde, büyük kanallarında ülkemizden, türkiye'den övgüyle bahsettiler. harika değil mi? hepsi senin sayende.
seni üzmemek için fizy üzerinde hep az reklam gösterdik. hep senin ihtiyaçlarına önem verdik. küçük ekibimizle, sadece 3 kişilik ekibimizle (evet 3 kişiyiz) yüksek efor sarfettik. sana hizmet ettik. ve sayende buralara geldik. gerçekten teşekkürler.
dünya'nın en prestijli internet ödüllerinden mashable awards'da ilk 5'e kalarak finalist olduk. bize orada da destek verdin. ülkemizden, türkiye'den daha önce hiç bir sitenin finallere kalamadığı mashable ödüllerinde bugün ilk 3'e kaldığımız ve dev ödül töreninde ülkemiz adına 6 ocak'ta ödül alacağımızı öğrendik. ödül törenine apple, facebook, yahoo, google gibi dev şirketlerin yöneticileri de katılacak. orada o ödülü gururla alacağız. hepsi senin sayende. gerçekten teşekkürler.
derecemiz ne olursa olsun, kaçıncı olursak olalım, last.fm, pandora gibi dünya devi markalarla birlikte yarışğımız oylamada alacağımız ödülü sana armağan ediyoruz. çünkü onu "sen" hak ettin. onu türk internet kullanıcıları hak etti. türk olduğumuzu her platformda ortaya koyduk. türklerin de başarılı projeler yapabileceğini göstermek istedik. insanların gözünü sen üzerimize çektin. senin sayende sorumluluğu öğrendik.
ardından rakiplerimiz geldiler. çoğaldılar. hepsi müzik piyasasına milyonlarca dolar ödediler. reklam harcaması yaptılar. üyelerine birşey verdiler, karşılığında para aldılar. kar ettiler.
ama seni fizy'den alamadılar. başarılı olamadılar. milyonlarca dolar harcamaya rağmen 3 kişilik ekibe karşı başarılı olamadılar. hepsi senin sayende.
bazı büyük gruplar fizy'nin kapanması için baskı kurdular. yabancı sitelere dokunmayan telif hakkı sahipleri, şahıslar; yurt dışında da ülkesini başarıyla temsil eden bir "türk" sitesinin yayın hayatını bitirmesini istediler. kendi ülkelerinden çıkan uluslararası başarı yakalamış bir site için "x sitesi varken ona ne gerek var" diyerek kendi başarısızlıklarını kapatmaya çalıştılar. ve şu an bunu başardılar. ya da kısa bir süre için başardıklarını sanıyorlar.
buraya kadar normal. normal olmayan ise mü-yap başkanı bülent forta'nın açıklaması. onun açıklamasını okuyana kadar bu açıklamayı yapmayı düşünmüyordum bile.
bülent forta'nın açıklamasından alıntı
"fizy ile bu karardan önce 7 ay içinde 20'ye yakın toplantı yaptık. 5 ayrı iş planı sunduk. ama kendileri hiçbir plana yanaşmadılar." "fizy bize, şarkıları 100 liralık kullanırız ama 5 lira öderiz diyorlar. bunu asla kabul edemeyiz."
bülent forta'nın açıklamasından alıntı
bu yazıya vakit ayıran çok değerli türk internet kullanıcısı,
biliyorsun fizy'de ziyaretçi memnuniyetini ön planda tutmaya çalıştık, çok reklam almadık. buna rağmen açıldığımız hafta itibariyle mü-yap yetkilileri ile yasallaşmak için görüşmelere başladık ve sözleşme yaptık. telif hakkımızı her ay ödedik.
geçtiğimiz günlerde sözleşmemizin yenilenme tarihi geldiğinden bülent forta ve ekibiyle birçok kez toplantı yaptık. "ödediğiniz fiyattan artık hizmet veremeyiz, yeni fiyat bu" dediler. tamam dedik. fiyatı katlaya katlaya arttırdılar. buna rağmen tamam dedik. ardından 2 şart daha sundular. tam verdikleri 2 şartı da kabul ettiğimizi söyleyecektik... ki..
telefonlarımıza çıkmadılar. maillerimize dönmediler. vakit geçirdiler..
sonra bir gün çıktılar. verdikleri 2 şartı da kabul ettiğimizi söyledik. tamam biz size yönetim kuruluyla konuşup dönelim dediler.
ve yine telefonlarımıza çıkmadılar. maillerimize dönmediler. vakit geçirdiler..
sonra bir gün yine çıktılar. yönetim kurulu verdiğiniz teklifi kabul etmedi dediler. (tüm yazışmalarımız kanıt niteliğinde mahkemeye sunulmak üzere saklanmaktadır. bu yüzden şu an için burada paylaşamıyorum. ama mahkeme sürecinde zaten hepiniz kanıtlardan haberdar olabileceksiniz)
burada dikkat etmenizi rica ettiğim bir husus var. "yapmış olduğunuz son öneri yk (yönetim kurulu) tarafından uygun bulunmadı" cümlesi.
lütfen dikkat! teklifi yapan mü-yap mıydı? biz miydik? biraz kafanız karışş olmalı değil mi? :)
biz her şarta rağmen "mü-yap'ın yaptığı" teklifi kabul eden tarafız. bunun üzerine avukatlarımızı da yazışmaya dahil ederek 13 ve 14 aralık 2010 tarihli yazışmalarımızda acil anlaşmak istediğimizi, tekliflerini zaten daha önce kabul etmiş olduğumuzu anlatan mailler attık. (bunlar da duruyor)
telefonlarımıza çıkmadılar. maillerimize dönmediler. vakit geçirdiler. ama bunu zaten yukarıda söylemiştim, biliyorsunuz.
neden sürekli oyaladılar diyorum biliyor musunuz? çünkü ortada 3 gün içerisinde yanıt verilmesi gereken ihtar vardı. biz bu süre zarfında ihtar süresi geçmeden itiraz etmek istedik. ama kendilerine ulaşamadık.
bunun üzerine bülent forta'nın açıklamasını neye dayanarak yaptığını, bir hukuk devleti sınırları içerisinde nasıl doğru olmayan beyanat verdiğini, bu gücü nereden (?) aldığını, ortada birşey yokken fizy gibi uluslararası bir projeyi nasıl kapattırabildiğini anlamakta güçlük çekiyorum.
avukatlarımız sayın gökhan ahi ve sayın erdem türkekul bahsi geçen durum hakkında biraz önce itiraz dilekçemizi verdiler.
legal olan bir siteyi kapatan, sözleşmesi bulunan ve telif ödemelerini "faturalı bir şekilde" meslek birliklerine yapan, türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde herşeyi kayıt altında olan bir "limited şirkete" ait web sitesinin bu şekilde kapatılmasına sebep olan bazı kişilerin "görevi kötüye kullanması" konusundaki yorumlarını telif ödediğimiz sanatçıların ve kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.
saygı ve sevgilerimle,
ercan yaris - kurucu

27 Aralık 2010 Pazartesi

Fransa' da Doğdu Kayınpederim oldu

Ben evlilik karşıtı bir adam oldum yetişkin oldukça.. yirmili yaşları bitirmeme az kaldı ve her geçen gün bana daha uzak geliyor.. Tam tersi olması lazımdı, yaş ilerledikçe ısınmaya başlamalıydım ama olmadı, olmuyor.. Hala çocuklara mesafeliyim. (çocuklu adam sexy görünebilir o ayrı. Tabi sadece fotoğraf olarak) Yüzük sevmem ve korkarım. Şimdi size Nostradamus'un bile yapamadığı bir kehanette bulunuyorum. Hem de nokta atışı,garanti.. Ladies and gentlemens, evlenirseniz 100'de 100 boşanıcaksınız.. Bu yaşadığımız çağın gen haritası gibi. aksi imkansız. Şuan siz bu yazıyı okuyabiliyorsanız, demek ki benim gibi şehir insanısınız. Şehir yaşantısı demek, savaşmak demek. Bu savaşta kayıp vermek demek. Teknoloji ve Kapitalizm 'İnsanı' da upgrade etme ideolojisiyle işliyor. Zaten burjuvazinin de temeli buna dayanır. Hiç bir insan ailecek upgrade olamaz. Her kişi tek başına gelişebilir. Etrafındakilerle her zaman aynı teknolojide olmazsınız. Bu da kendinden başka bir dil konuşan birisiyle sohpet etmeye benzer. Saçma. Bu durumda sadece body language geçerlidir. Sadece bu da bir evliği yürütmeye yetmez.
Herşeye rağmen, bu akşam arkadaşım Donnatello ile eğlenerek izlediğimiz 'yok böyle dans' yarışmasında Pascal nouma'nın kızını görünce evliliği bir an düşündüm. Sadece marjinallik olsun diye Noumanın kızıyla evlenmeyi istedim. Kayınpederim Pascal demek için. 'Baba kalk bi rumba yapalım!' diyebilmek için. Halısaha maçlarına sevgili babacığımı götürerek hava atmak için.. 'Siyahi bi ırktan nasıl bir çocuğum olur ?' deneyini yapabilmek için. Farklı renklerin dostça mücadelesi için... Fransızca da öğrenirdim hem. Gördünüz mü? kendi 'upgrade'imi düşünerek bir evlilik hayali kuruyorum. Ben bir cyborg oldum.. zaten siz hayli hayli oldunuz.. Tanrım, daha kızın adını bile bilmiyorum. (aşk'dan hiç bahsetmemem evlilikle hiç bağdaştırmamamdandır.)

Bilim adamlarının bir bakteriye 90gb bilgi yüklenebildiğini duydunuz mu?
Peki korktunuz mu?

26 Aralık 2010 Pazar

Nymphler

Neyi kiminle paylaştığınız çok mu önemli ? Ya da kiminle neyi.. ??
Size bazı anlar sunan şehvetli nymphler var.. Siz ise o anları başkasıyla yaşama arzusundasınız.. Aç değilseniz, unutulmaz anlar için, ödün verin.. Ama açlıktan da ölmeyin ;)
o kadar da değil. Tüketmek için yaratıldık nihayetinde. Kendimizi tüketmedikçe...
Ben mi? evet, içim biraz kıyıldı gibi.. Gidip abur cubur alıcam.. şşş!

25 Aralık 2010 Cumartesi

nası yapsak?

Bir şeyler yazarken kendi kimliğimden uzaklaşıyorum. Burada da okuduklarınızın gidişatı öyle olacak.. Hepsini süzgeçten geçirip, biraz gerçeküstüyle çarpıp size sunuyorum.. Yaş erdi çünkü biyerlere.. Belli etmesem de çekindiğim çok şey var.
Benim, okur da hayatımdakiler üstüne alınır mı diye dizginlenmiş yazılarım, kimliğimi gizliyemiyecek kadar da kendimi kullanmaya meğilim var..
Ortaya çıkan adamın bu kadar sessiz ama bi okadar da çok bilmiş olmasının sebebi, bazı konularda cömertce tecrübe edinmiş olmasındandır..
Çişim var.. sizin? o zaman öpüşelim.

RobeDeChambre..

Aşı Tuttu




Aşı Tuttu.. Bakteriler birbiriyle karıştıktan sonra doğru uyum sağlandı.. Hormonlar sadece onu düşününce bile endorfin salgılıyor.. Şartlar da birlikte zaman atlamaları yaşamaya müsait.. Hayalindeki tüm fantazilerine aday.. En yakın arkadaşlarını unutturmuş.. Kendi kendine bile onu anlatmayı bitiremiyorsun.. Kusurları da seninkiler gibi.. Gülüyorsunuz.. İştahlı bakışıyorsunuz.. Avuçların sızlıyor tenine yaklaştıkça.. Nefesini tutuyorsun o tutunca.. Refleksleriniz paralel.. nabzınız tek.. her salgısına bağımlısın.. ılıklığında huzurlusun.. sesi seni doyuruyor.. enerjisini hissediyorsun.. soluğu ürpertiyor.. ruhu içine akıyor..
O senin.. Her istediğinde senin.. aşı tuttu.. kana karıştı..

RobeDeChambre

We r in Hell

Artık herşey mübah arkadaşlar.. hiç bir dejenereden rahatsız olmamıza gerek yok..
Dünya denen organizmanın bozulabilecek neresi varsa bozulmuş bulunuyor.. toparlanması imkansız.. Buzulları geçtim artık.. Atmosfer de olağan.. toprak,besinler,su,hayvanlar... aklınıza gelebilicek her şey.. 'FORMAT C' yapmış gibi, hızla eriyor gibi bozuluyor.. tamir edebilicek hiçbir güç yok.. Birbirimizi yok etmeden, savaşlarda telef olmadan önce nekadar vaktimiz var bilmiyorum ama çok değil... Işık hızıyla ne yapmak istiyorsanız yapın! uzak yüzyıllardan bahsetmiyorum. Bir insan ömründen daha kısa bir sürede herşey değişecek.. Kısa yoldan yaşanacak ne varsa, saldırın.. we r in hell.. bunu bilin de sonra son dakkada şaşırmayın, ortalıkta panik havası yaratmayın..soğuk kanlı olun..
Beni de yapacaklarım için kimse yargılamasın.. yargılanacak vaktim yok! çekilin çekilin..

RobeDeChambre..

Chocolate Bunny from Blink on Vimeo.

24 Aralık 2010 Cuma

Koynunda Kral Besleyenler!



UYARI: Her durumda geçerli olmayan sözler var.. Bazı kadınlar koyunlarında Kral besledikleri için kaybederler.. Bu durumun yaratıcağı tahribat, yılanınkinden daha yıkıcı olacaktır.. Hanımlar, koynunuza aldığınız herkesi beslemeyin bence.. çünkü bütün erkekler aslında aynı değildir.. Kral ve yılan olmayanları bulma serüveninde hepinize bol şans, az tahribat diliyorum..

not: Bazı kral kobralar var ki... işte ozaman hiç şansınız yok.. felç!

RobeDeChambre

Kıyas Kabul Ederim..

Yeni bir düzenlemeyle.. daha çok yazılı, daha az görselli bir blog başlangıcı yapıyorum.
Düzenli olarak tumblr kullanmaktayım. Orada bir hayli fazla takipçiye ulaşıyorum. Buna rağmen daha nezih olacağını düşünerek bu sayfamdan da paylaşımlarıma devam edicem.
Tumblr ergen kızların ağlama duvarı olmaya daha yatkın.. ancak görsel havuzunda kaybolmak mümkün.. blogger ise daha kullanışsız ama daha nitelikli yazarlara sahip.
Öhömmm, sonuç olarak kendimi burda da görmek istedim.

RobeDeChambre

*televizyonu kapatmiyacağım, sabah da telefonlarımı açmayacağım..