4 Şubat 2011 Cuma

Sığırcık Ejderha

Taksimde yine kuşalar çıldırdı.. Gökyüzüne bakmayan ve ''bu kuşlar neden böyle bir şey yapıyor'' demeyen birini görmedim. Arkadaşım Donatello ve ben meydanda birisini beklerken durduk, kuşların dansını seyrediyorduk. Derken dony'nin yorumundan sonra olaya korkuyla yaklaştım.. '' olum bunlar nereye gidecekelini bilmiyolar bence ondan ondan..'' Ben bilimsel olarak mantıklı bir açıklama bulmak için ıkınıyordum ki daldımışım...

Kuşlar inanılmaz koreografilerle yaklaşıyorlardı.. binlerce kuş.. öbekleştikce gökyüzü kararıyordu.. ve büyük birşey için hazırlandılar, hazırlandılarrrr, dalgalanarak süratle türlü türlü şekle büründüler, en sonunda hiçkok'un bile betimleyemiyeceği bir ejderha formunda, üzerimize gelmişlerdi.. O an saniyelik bir önseziyle farkettim ki başımız beladaydı.. Donatelloya döndüm ve buraya kadarmış kardeşim dedim.. hakkını helal et! demeye kalmadı, o karartı yüce bir ışığa dönüştü, bembeyaz bir atmosferin içinde yutulmuştuk! Kendimi kaybetmişim. Hayal meyal morpheus u gördüğümü hatırlıyorum. Sonra kendime geldiğimde sıkıntı verici bir sıcaklık hissettim. Buharların içinde yavaşça beliren kıllı bıyıklı peştamallı adamları farkettim.. bir hamamdaydık. Ülkenin en iyi tellakları üzerimizde hummalı, hararetli  çalışmalar yapıyorlardı.
Baş Tellak:  -- Verilmiş sadakanız varmış yiğenim..
Adama birşeyler söyleyecek oldum ama ağzım yüzüm işlevini yitirmişti.. ''Blöwup Gulojüyk'' gibi iki kelime edebildim..
-- Sus yiğen, kendini yorma.. Wallahi itfayiye kamyonu zor çıkarttı sizi o bokun içinden! hayatımda böyle manzara görmedim.. Hayatta olmanız mucize!! Kokuyu da biz bişekilde halledicez yiğen.. Ama bi süre bu hamamda manastır hayatı yaşamanız icab ediyor..

Biraz çabayla inleyebildim.. '' Hıgıyıwüüü ıgghhh!! '' O sırada yanımdaki göbektaşında Matrix'deki Morpheus' u keseleyerek inletiyorlarmış gibi geldi ama gözlerimi ovuşturunca onun bizim esmer kaplumbağa Donnatello olduğunu anladım.. Binlerce kuş biraraya gelip Ejderha şekline bürünerek, koskoca taksim meydanında ikimizin üzerine aynı anda sıçmıştı!! Bütün istanbul bilimsel fikirlerle hayran hayran seyrederken, o kuşlar ikimizin üzerine yağdırdı! neden! niçin! nasıl! diye 5n1kaka şeklinde tanrıya haykırsamda, o kuşlar arka fonu klasik müzik döşenerek akşam haberlerinde tv de sergilenicekti.. hiçbir şey yapamadım.. Ağladım.. Hıçkıra hıçkıra ağladım..

Baş Tellak : -- YAA AALLAAHHH!! diyerek keseyi şaplattı!!

ayıldım..
Donnatello: -- Soğuk lan, hadi ara cafede bekleyelim. Şihşş baksana ne kuşu bunlar? arada ki şu martı da kendini onlardan zannediyo salak..
Ben: -- Gel gel şu kenardan gidelim, martı bizi denk getirmesin.. Bikeresinde bostancı sahilde karşıdan karşıya geçiyordum  adımımı attım ŞAAPP! ayağımın dibine tencere kapaa kadar bir yapıştırdı namususzuz.. len düşünsene kafana gelse o bok, kıyamet günü o olur benim için...


http://www.dha.com.tr/haberdetay.asp?Newsid=136677 (DHA taksimdeki kuşlar)

http://flavors.me/robedechambre
http://threewords.me/Robedechambre

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

sana kalbim kadar köşeli, dikdörtgen, bu kutucuğu ayırdığım için bana teşekkür ederim..